8 Aralık 2012 Cumartesi

ESKİ YIL ÇEKİP GİTMEDEN BİR YOL ELİNİ ÖPEYDİK...DÜNYA HALİ BELLİ OLMUYOR....

YENİ YIL YENİ YIL DEYİP DURUYORUZ........HER YIL DİLEKLERİMİZİ SÖYLEYİP UMUTLA BEKLİYORUZ........O AKŞAM ÇOK YEMEK YİYORUZ.......ÇEREZ, MEYVE,  İÇECEKLER......EŞ, DOST TOPLANIYORUZ.....................ASLINDA KENDİMİZE EĞLENCE ARIYORUZ...........................KİMSENİN BİR YERE GİTTİĞİ YOK.............................YAŞAMINIIN DEĞİŞTİĞİ YOK............................KUSURSUZ MU OLUYORSUNZ?..............ZENGİN Mİ?...........................EEEEEEEEEEE..........BEN DE HEP ÇAM AĞACIYLA BÜYÜDÜM....................HEDİYELER ALDIM................AMA ÇOCUKTUK...................NE ANLAM İFADE ETTİĞİNİ BİLMEDEN HATTA ÇAMAŞIR BİLE ALIRDIK.............................NE DEĞİŞTİ ?BU KONU ÇOK TARTIŞILIR...................HA EVET IŞIKLARIM VAR.....HALEN KULLANIYORUM........İNSANA ENERJİ VERİYOR..............AĞACIMI İKİ YIL ÖNCE BU EVE TAŞINIRKEN BİRİLERİNE HEDİYE ETMİŞTİM........OLDUKÇA BÜYÜKTÜ DE........

NEYSE HER NE YAPARSAK YAPALIM YENİ YIL GELECEK............BOL IŞIKLI, BOL HEDİYELİ, GÜZEL İNSANLARLA BAŞBAŞA OLMANIZI DİLİYORUM...........VE İSTERİM Kİ YENİ YIL DA HERŞEY O KADAR DENGELİ OLSUN Kİ, SEVGİ DEĞİL, HERKES UZLAŞMADAN YANA OLSUN.........SİZE DE AŞKOLSUN......................SEVGİ ARKASINDAN GELİR...............................

BALKABAĞI !

yeni bir yıla girecektik.....çocuğun doğum günü de eş zamanlı....ben evimizin eş başkanı olarak gidip alışveriş yaptım....özellikle balkabağını kestirmedim....bıçağı pis görüp ben keserim dedim....o zamanlar ben temizlik hastalığı mevcut....şimdi çok şükür geçti...neyse....aldıklarımı yerleştirdim.....masanın başına oturdum...aldım kabağımı ve tabaklarımı hazırlık yapmaya başladım......kabağın kabuğu inanılmaz sert.....hiçbir bıçak kesmedi ama kabak
yamuk yumuk bir hal aldı.....kızmaya başlıyorum....yani bu kadar sert olunur mu? allah'ım biraz yumuşak yaratsaydın şunu ! sonrası nasıl oldu bilmiyorum, bıçak baş parmağımın kemiğine dayandı.....bir kan akıyor ama nasıl !  evde bir çocuk bir ben....beni kan tutar bilirim ! kendimi oturduğum yerden sürünerek kapıya kadar getirdim..."komşunun zilini çal,çağır" dedim....komşu kapıdan baktı, konuşamadım......parmağımı havaya kaldırıp kendimi bıraktım.......inanılmaz bir bulantı....kanı gördükçe böğürmeler.....dizlerinin bağının çözülmesi......kendinden kayar gibisin.....zordu yani, tatlım... eski bir yaşantının biliçaltında depoladığı ve bir nöronlara  yüklediği anının içini boşalttım.........iyi geceler

ÇATLAK !

APARTMANIN GİRİŞİNE BEN YÖNETİCİ İKEN GÜZEL BİR AYNA TAKTIRMIŞTIM...ALT KATTA OTURAN KOMŞU YENİ MOBİLYALARINI EVE SOKMAYA ÇALIŞIRKEN ÇATLATMIŞ....GELDİ BUNU KENDİSİ İTİRAF ETTİ....BUNU SÖYLEDİĞİNDE BEN ARTIK ESKİ YÖNETİCİYDİM.....BEN DEN SONRA KİMSE OLMADI......"TAMAM, YENİLEYİN "DEDİM.....AYOL, ÜZERİNDEN KAÇ AY GEÇTİ, HALEN YENİLEYECEK.....ÜSTELİK KADININ KOCASI, MOBİLYACI.....ÇATLAK OLAN BİR MUTFAK EŞYASI BİLE ATILIRKEN, BU KOSKOCA AYNA BİR DE KAPININ GİRİŞİNDE..............GEÇEN SİNİRLENDİM.....KUCAKLAYIP ÇÖPE ATACAKTIM.....DEDİM BEKLE,SABIRLI OL................OLUYORUM BAKALIM....................ESTETİK VE DÜZEN ÖNEMLİ KARDEŞİM.......ASKERLERE RENGARENK KIYAFET GİYDİRSEN OLUR MU? OLMAZ ! PEKİ DAĞINIK MUTFAK OLUR MU? OLMAZ !

YANLIZLIĞI ALLAH'A HAVALE ETTİM !

YANLIZLIĞIN KÖTÜ BİRŞEY OLDUĞUNU SÖYLEDİLER HEP....OLABİLİR.....BAZEN BEN DE DÜŞERİM O HALE.....O HALDE KALMAMAK İÇİN HAMLE YAPIP, YA GEZMEYE ÇIKARIM, YA BATTANİYNİN ALTINDA , UZANIR, BİR FİLM SEYREDERİM.....BAZEN DERGİ OKURUM İLGİM DIŞINDA, BAZEN GAZETE OKURUM....BAZEN ALIR BAŞIMI SİNEMAYA GİDERİM....YANLIZIM YA........HEM BEN ANNE KARNINDA DA YANLIZDIM....GÖRÜYORUM Kİ MEZARDA DA YANLIZ OLACAĞIM.......ŞİMDİ YAŞAM BENİ OYALIYOR.....YA DA BEN ONU OYALIYORUM....NE FARK EDER Kİ.......İÇİNDE GİTTİĞİN HER YERE GÖTÜRDÜĞÜN YANLIZLIĞIN VARSA, SARAYDA Kİ BALODA BİLE YANLIZSIN DEMEKTİR......İTİRAF ETMELİYİM, ÇEVREMDE Kİ TEYZELER YANLIZLIKLARINI ANLATINCA ÜRKMÜYOR DEĞİLİM......AY !İÇİM ÜŞÜDÜ !

FIRINCININ MERAKI...

Geçen gün fırına gittim..."beş ekmek istiyorum...beşi de kesilecek,ayrı ayrı poşetlenecek ve hepsi sonra büyük torbaya konacak"....ekmekleri haftada bir almaya gidiyorum....hep aynı cümleyi söylüyorum......fırıncı bilmem kaçıncı gidişimde "afferdersiniz, siz bu ekmekleri ne yapıyorsunuz?" dedi....ben de hiç istifimi bozmadan "kendimize alıyorum, yemek için.."şimdi ne yapıyor biliyor musunuz? beni görünce "beş ekmek ayrı poşetlenip büyük poşete konacak"diyor....


sabahın köründe ekmek almaya gitmemek için (eee okul var !) dipfrize koyuyorum....hergün akşamdan bir poşeti çıkarıp sabaha kadar çözünmesini sağlıyorum ekmeklikte....sabahta bildiğiniz gibi kahvaltı faslı  normal olarak devam ediyor......

7 Aralık 2012 Cuma

canını sıkıntıdan koru....

canınız sıkıldığında evin iinde benim bir işim vardı ama nerdeydi diyerek gezinirken, mutlaka uğraşacak birşey bulursunuz...

yersek ne olur?midem bulanıyoooo

canınız mı sıkıldı?....el tırnaklarınızı yiyin....yetmedi mi yiyebilirseniz ayak parmaklarınızıda .......ama ayakları yerken insan daha çok sinir oluyor.....dikkat edin kafayı yemeyin......

babacığım...

değer verdiğim insanların başında kıymetli babam gelir....nur içinde yatsın.....paylaşımlarımız o kadar güzeldi ki , paylaşmayı aynı derecede bir daha beceremedim.......onu özlüyorum......

tepedeki soba....

yine güzel ülkemin bir köyünde öğretmenlik yaparken,üç kız öğretmeniz...diğer lojmanda müdürle ailesi kalırken bir diğer lojmanda iki kız arkadaşımız kalıyor....

biz bu lojmana biraz tartışmalı geldiğimiz için, diğerlerine kızgındık......kış üşüyorduk....kömür almamıza, köylüler yardım etti....soba işi kolaydı....

kömürleri yerleştirdikten sonra sobamızıda kuralım istdik....kurduk.....borular çıkış deliğine yetişmiyordu....dedim okuldan sıragetirelim.....eeee zaten masanın üzerindeydi soba.....lojman çok eskiydi....tavanda çok yüksek......

bir masa bir sıranın üzerine kurduk....yaktık sobayı........oturarak ısınmak mümkün olmuyor, ayakta ısınmaya çalışıyoruz....ama mantığımız şuydu; ısınan hava yükselir, baktı gidecek yer yok geri döner gelir, aşağıya.....

sonra müdür gördü sobayı.....gülmekten öldü....diğerlerinede anlatmış, onlarda görmee geldi.....böylece uzlaşmış olduk....

orada soba yakmayı öğrenemedim....sonra da......antalyalı soba yakardı, zonguldaklı yemek yapardı ben de iyi bulaşık yıkardım !

ülkem....

türkiye'nin illerini gezdim...görmediğim birkaç il kaldı......lakin aradan geçen onca yıldan sonra illerin çehresi o kadar değişti ki benim tekrar ülkemi turlamam gerek........

6 Aralık 2012 Perşembe

köy okulunda çalışırken,o gün kandildi...çocuklar sevinsin diye kurabiye yaptım.....süsledim.....bir iki öğrencim geldi, aldı, teşekkür edip gitti.....duyanlar geldi.....ben en sevimli halimle,şirinlikler yaparak ikram ediyorum.......öğrenciler iyice azalınca arka odadan birşey almaya gittim....keşke gitmeseydim.......iki erkek öğrencim geliyor.....biri diğerine diyor ki;
-öğretmen tatlı yapmış...hiç güzel değil....ama üstünde kocaman ceviz var....tatlının güzel olmadığını öğretmene söyleme.....
dondum kaldım...canım sıkıldı....içimden onlara tatlı vermek gelmedi.....ama kapıyı çalıyorlardı.....
ve ben bile bile tatlı verdim.........
tatlı yapmayı öğrendim, bu kez de ailem şişmanlıyoruz diye ağızlarına koymuyor......
------kimseyi memnun edemiyorsun yani--------
yaşadığım en güzel yılbaşı programı ; doğum sancıları iinde kıvranırken,dışarıdaki yoğun karın yağışı beni hiç etkilemiyordu.......artık dayanılmaz hale geldiğinde, benim sedyeyle ameliyata girişim.....kısa süre sonra allah'ın bana gönderdiği müthiş bir armağan.....yumuk yumuk.....yaşadığım en güzel yılbaşıydı ! allah ihtiyacı olanlara ve isteyenlerede göndersin....karşılıksız sevilen, uğruna hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayan tek varlık....baklavam, şöbiyetim,kazandibim, sütlü nuriyem, aşurem,dilber dudağım,teramisum,yaşpastam.............fazla coştum.....maur görün, ondan başka kimim var ki !
yengem hep derdi ki;

yeni yıla nasıl girersen bütün yıl boyunca öyle geçer....

kırmızı don alanları düşünemiyorum !....
yeni yıl geliyor !

tepemizde bir incir ağacı gezinirken,

kucaklayıp bir de çam ağacı mı dikelim?

......

4 Aralık 2012 Salı

MERHABA.......GEYİK AVI BAŞLIYOR !....

                           KIRMIZI    GEYİK
         karlı dağların tepesinde geyik aileleri yaşarmış.kendi aralarında her zaman iletişimi o farklı sesleriyle yaparlarmış.yaşlı olan geyikler her zaman yavru geyiklerle kalır,yetişkin olanlar avlanmaya gidermiş....
        tabi hamile olan geyiklerde öyle...sumak adlı geyikte yavrusunu koklayacağı karnını doyuracağı günü iple çekiyormuş....aslında oda eşiyle avlanmaya gitmekte istiyormuş.
       akşam avdan dönen geyikleri karşılamak çok heyecanlı oluyormuş...kim ne avladı?neler yaşadı?onlarda kendilerini bekleyen bu büyük aileye anlatırlarmış...
         sumak geyiğin eşi elinde kırmızı küçük bir topla eşine yönelmiş....bak çocuğumuz bununla oynayabilir...bu onun için...sumk'ın çok hoşuna gitmiş.
        gecenin bir vakti sumak'ın sancıları dayanılmaz olunca, doktoru çağımışlar...hemşiresi ile gelen doktor, doğumu gerçekleştirmiş...
         bu çok şirin bebeği annesinin kucağına vermişler...bu karlı havada bebeği korumak gerektiği için büyük annelerde yardımcı olmuşlar...bebeğin babası hemen gidip ışıl ışıl parlayan, top şeklindeki yılbaşı süsünü getirmiş,bebek oynasın diye.......

         sumak kahkahalarla gülmüş,sevimli kocasının bu haline...ve onun bu kadar masum oluşuna...burnuyla boynuzlarını okşamış...bu arada bebeğe isim koymak hiç akıllarına gelmiyormuş.....oldukça yaşlı olan bir dede hatırlatmış.....
         sumak ve eşi düşünmüşler....gözleri ışıldamış....ikiside aynı yöne bakıyormuş....kırmızı topa....
          tamam, bu işte!
         kırmızı geyik !
         coşkulu,hareketli,cesur,çekici ve ışıl ışıl....

         HOŞGELDİM !